Oruç nedir?
Oruç, İslam dininin beş şartından biri. Yılda bir ay, ramazan ayında, Tanrı'ya kulluk ve ibadet amacıyla, tanyerinin ağarmağa başlamasından güneş batmasına kadar, niyetlenerek bir şey yiyip içmekten ve orucu bozan başka şeylerden nefsi korumak suretiyle tutulur
Orucun Arap dilindeki karşılığı “savm” kelimesi olup, bu kelime “bir şeyden uzak durmak, kişinin kendini tutması ve engellemesi” manalarına gelmektedir.
Oruc'un kısımları nelerdir?
Oruç altı kısma ayrılır.
1- Farz Oruç: ramazan ayı orucunun edası da, kazası da farzdır.
2- Vacib Oruç: Nafile olarak tutulan, sonradan bozulan orucun kazası.
3- Sünnet Oruç: Muharrem ayının 9 ve 10'uncu veya 10 ve 11'inci günleri oruç tutmak sünnettir. Bu oruca Aşura Orucu denir.
4- Sünnet Oruç: Muharrem ayının 9 ve 10'uncu veya 10 ve 11'inci günleri oruç tutmak sünnettir. Bu oruca Aşura Orucu denir.
5- Mekruh Oruç: Ramazan bayramının birinci günü ile Kurban bayramının dört gününde oruç tutmak,ara vermeden yani, akşam iftar etmeden 2-3 gün peş-peşe oruç tutmak (ki buna savm-ı visal denir) mekruhtur.bayram günleri de dahil bütün sene boyunca aralıksız her gün oruç tutmak da mekruhtur.
6- Nafile Oruç: Yukarıda sayılan vakitler dışında, kerahet olmayan günlerde oruç tutmak ise nafiledir.
Ramazan Orucu Kimlere Farzdır?
Büluğa ermiş, aklı başında kadın ve erkek her Müslüman, Ramazanda oruç tutmak bir kulluk borcudur ve farz-ı ayndır. Yolcu ve hasta olanlara da oruç farzdır. Ancak Ramazanda tutmaları mecburi değildir.
Oruçta niyetin hükmü bedir?
İbadet niyet ile olacağı için oruç ibadetinde de niyet şarttır. Niyet, asıl insanın kalbindedir. Yarın oruç tutacağını bilmek ve içinden geçirmektir. Dil ile söylemek ise, şart olmamakla beraber sünnettir. Gece sahura kalkmak da niyet yerine geçer.
Neden oruç tutmalıyız?
Mümin, herhangi bir menfaat düşüncesi ile değil yalnız Allah’ın emri olduğu için ve onun rızasını kazanmak maksadıyla oruç tutmalıdır Orucunu bedene, topluma kazandırdığı hususların bulunması ile beraber, insan orucu bunlar için değil sadece Allah emrettiği için tutmalıdır.
Oruc tutmanın farz olmadığı durumlar nelerdir?
1- Yolculuk
2- Hastalık
3- Gebelik ve çocuk emzirmek
4- Yaşlılık
5- Aşırı açlık ve susuzluk
6- İkrah
Orucun temel şartları nelerdir?
Oruç tutmak için niyet etmek, niyetin başlama ve bitme zamanını bilmek, tan ağarmaya başlamasından güneş batıncaya kadar orucu bozan şeylerden sakınmak gerekir.
Oruca niyet nasıl edilir?
Oruç tutmak için niyet şarttır. Niyet, akşam ya da sahurda yemek yedikten sonra "Allah rızası için ramazan orucunu tutmaya niyet ettim" diyerek edilir. Mutlaka bu cümleyi söylemek şart değildir. Zihinden geçirmekle de niyet olur. Sahura kalkmak da ayrıca bir niyettir.
Nafile ve adak orucu ne demektir?
Ramazan ayında tutulan farz olan orucun dışında nafile olarak, ya da adamak suretiyle tutulan oruçlar vardır. Ramazan ayı dışında sevap kazanmak amacıyla tutulan oruçlara nafile oruç denir. Bir işin olması veya bir dileğin gerçekleşmesine bağlı olarak tutular oruca da adak orucu denir.
Keffaret nedir?
Bozulan bir günlük Ramazan orucu yerine altmış gün oruç tutmak.
Kaza nedir?
Bozulan oruçun yerine günü gününe oruç tutmak.
Orucu bozan haller nelerdir?
Hem kaza, hem de kefareti gerektiren haller:
1- Gıda sayılabilecek şeyleri yemek, içmek, sigara, afyon gibi keyif veren maddeleri kullanmak, ağza giren yağmuru kasten yutmak, kar ve dolu gibi maddeleri bilerek yemek.
2- Cinsi münasebette bulunmak.
Sadece kaza etmeyi gerektiren haller:
1- Çiğ pirinç, hamur, un ve bir defada çok miktarda tuz yemek (az tuz yenirse kefaret gerekir).
2- Pamuk, kagit yemek, çakil, tas, toprak gibi maddeleri yutmak,
3- Makata veya mesaneye ilaç vermek, genize gidecek şekilde buruna ilaç damlatmak, kulağa yağ damlatmak
4- Ağıza alınan suyu veya ağıza giren yağmur, kar gibi maddeleri hata ile yutmak,
5- Unutarak bir şey yedikten sonra, orucunun bozulduğunu zannederek yeyip içmek,
6- İmsak vaktinin gelmediğini veya iftar zamanının geldiğini zannederek, yanılıp bir şey yemek,
7- Eşine dokunma, öpme suretiyle inzal olmak (boşalmak),
8- Kendi arzusu ile dışarıdaki sigara dumanını içine çekmek,
9- Kendi arzusu ile ağiz dolusu kusmak,
10- Dişler arasında kalan nohut büyüklüğündeki kırıntıyı yutmak (daha küçük olan kırıntı orucu bozmaz),
11- Deri altına, kas'a veya damara yapılan her türlü ilaç ve aşılar,
12- Sakız çiğneyip suyunu yutmak,
13- Ramazan orucu dışında kalan diğer oruçları kasten bozmak.
Orucu bozmayan haller nelerdir?
1- Unutarak bir şey yeyip içmek,
2- Çiçek aşısı gibi deri üzerinden yapılan aşılar,
3- Kan aldırmak (vücuda kan verilmesi ise orucu bozar ve kaza gerektirir),
4- Göze sürme çekmek veya ilaç damlatmak,
5- Kendiliğinden inzal olmak (boşalmak), cünüp olarak sabahlamak,
6- Banyo yaparken kulağa su kaçması,
7- Burundaki akıntıyı (sümüğü) boğaza çekip yutmak,
8- İstemeden ağza gelen kusmuğu yine istemeden geri yutmak,
9- Ağza tükürüğünü toplayıp yutmak (orucu bozmasa da mekruhtur),
10- Eşi ile öpüşmek,
11- Banyo yapmak (serinlemek amacıyla banyo yapılması mekruhtur)
12- abdest alma gayesi dışında ağza su alıp çalkalamak.
Ramazan Ayı Hakkında Bilgiler
Ramazan ayı , Hicri takvime göre yılın dokuzuncu ayıdır.Arapça kökenli bir sözcük olan Ramazan, "Ramaza" (çok sıcak olma) kökünden gelir. Bunun nedeni muhtemelen Ramazan orucu ibadeti ilk uygulanmaya başlandığında yaz aylarına tekabül ediyor olmasıdır. Kur'an'ın ilk ayetlerinin vahyedildiği Kadir Gecesi Ramazan ayı içindedir. Hangi gün olduğu bilinmemekle birlikte Ramazan ayının 27. gecesi Kadir Gecesi olarak kabul edilir.
Ramazan ayının zamanı Hicri Takvim'e göre düzenlenir. Hicri takvim, Halife Ömer'in zamanında düzenlenmiştir. Hicri Takvim bir "Ay Takvimi" olduğu için yıllar, miladi takvimden 11 - 12 gün kısadır. Bunun sonucu olarak Ramazan ayı her sene miladi takvimde öne kayar. Yaklaşık olarak her 32 senede bir, Ramazan ayı aynı tarihlere denk gelir.
Hicri Takvim ve Ramazan Ayı
Hz. Ömer'in hilafeti zamanında Arap Yarımadası'nda; Persler, Romalılar ve başka medeniyetlerin kullandığı güneş ve ay takvimleri kullanılmaktaydı. Hicaz-Asir bölgesinde ise hem güneş hem de ay takvimi kullanılıyordu. Takvim oluşturma fikri ortaya çıkınca yapılan istişareler sırasında sahabeden Ali bin Ebu Talib, oluşacak takvimin peygamberin Medine'ye hicretini başlangıç tarihi olarak önermiştir. Bu görüş kabul edilmiştir fakat peygamberin hicretinin ay takviminin ilk ayı olan Muharrem'e değil de Rebiulevvel'e denk gelmesi sonucunda tarih geriye alınmıştır. Buna göre Hicrî takvimin başlangıcı miladî 23 Temmuz 622'ye denk gelir, yılın dokuzuncu ayı da böylece Ramazan olur. Ramazan ayından önceki hicrî ay Şaban, Ramazan'dan sonraki ay ise Şevval ayıdır.
Hicrî takvimin salt ay takvimi olması sebebiyle, bu takvimdeki ayların mevsimlerle ilişkisi yoktur; yani her ay güneş takvimine göre her yıl pozisyonu değişir, ve böylece aylar mevsimler arasında gezinir - belirli bir mevsimin ayı olmazlar. Bu sebeple Ramazan ayı ve oruç dönemi her yıl değişir.
Ramazan Orucu
Bakara Suresi'ne göre Kur'an'ın İslam peygamberi Hz. Muhammed'e (SAV) gönderilmesi Ramazan ayında başlamıştır ve bu ay içinde "oruç" tutmak müslümanlara emredilmiştir. İlgili ayet (Bakara 185) şöyledir:
O Ramazan ayı ki irşad için, hak ile batılı ayırt eden, hidayet ve deliller halinde bulunan Kur'an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor. Bir de o sayıyı tamamlamanızı ve size gösterdiği doğru yol üzere kendisini yüceltmenizi istiyor. Umulur ki, şükredesiniz!
Bu ay boyunca gündoğumundan önceki alacakaranlık ile günbatımından sonraki alacakaranlık arasında yemek-içmek ve cinsel ilişkide bulunmak Müslümanlara yasak kılınmıştır. Mükellef olan Müslümanların Ramazan orucunu tutması farzdır.
İmsak
İmsak Ramazan ayında oruç tutacak Müslümanların sahur sonrasında sabah ezanı ile birlikte başlayan yeme ve içmeyi bırakma anlarıdır. Kelime manası, kendini tutmak, bir şeyden el çekmekdir. Takvimlerde, imsak'ın günlere ve illere göre başlama saatleri belirtilir. Geleneksel anlayışta sabah namazı İmsak'tan 15-20 dakika sonradır.
Orucun ne zaman başlayacağı (imsak) farklı görüşlere sebep olan bir konudur. İmsakı sabah namazından önce, sabah namazıyla birlikte, sabahın geç vaktinde ve güneşin doğmasıyla ilişkilendiren görüşler bulunmakta ve orucun başlamasını bu vakitlere göre belirleyen görüşler bulunmaktadır.
İmsakın zıddı iftardır. İmsak vaktinin başlangıcı, tan yerinin ağarmasıyla başlar. Bu vakit, takvimlerde imsak vakti olarak gösterilmektedir. İmsak vaktinden iftar vaktine kadar, ibadet niyetiyle; yemeden, içmeden, cinsî münasebetten ve diğer orucu bozan şeylerden uzak durmak, el çekmek demektir.
Sahur
Ramazan ayında oruç tutanların gün doğmadan önce belirli saatte yedikleri yemeğe ve bu yemeğin yendiği zaman aralığına sahur denir. Orucun başlayış ve bitiş vakti gündüze göre tayin edilmiştir. Gündüz ise güneşin doğuşu ile batışı arasındaki zamandır. Kur’ân-ı Kerimin orucun başlangıcını bildirirken kullandığı ifade ile, orucun bitimini bildirirken kullandığı ifade arasında farklı bir üslup vardır. Ayette orucun başlama zamanı için “siyah iplikle beyaz ipliğin birbirinden ayrılması” ibaresi kullanılırken; orucun bitimi için de “geceye kadar” ifadesi kullanılır.
Genelde fukaha*nın sahur vaktini belirlerken izledikleri sünnet şu olmuştur. Hz. Muhammed (SAV) sahura son verip imsak ettikten sonra Kur’ân-ı Kerim’den elli âyet kadar okur veya okuyacak bir vakit bekledikten sonra sabah namazını kıldırırdı. Bu imsak vakti de yaklaşık güneşin doğmasından 75-90 dakika kadar öncesi olur ki; sahur yemeği için en son kabul edilen vakittir.
*Fukaha: İslâm hukukçusu anlamına gelen fakih kelimesinin çoğuludur.
İftar
Ramazan ayında Müslümanların oruçlu geçirdikleri günün sonunda akşam ezanı okunduktan sonra yenilen yemeğe iftar denir.
İftar duası:
Arapça: "Allâhumme leke sumtu ve bike âmentu ve aleyke tevekkeltu ve alâ rızkıke eftartu veli savmi ğadin neveytu fağfir limâ kaddemtu vemâ ahhertu."
Türkçesi: "Allah'ım! Senin için oruç tuttum, sana inandım, sana dayandım, Senin verdiğin rızıkla orucumu açtım. Yarının orucuna da niyet ettim, benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla."
Terâvih namazı
Ramazan ayında her gece kılınan bir namazdır. Sünnet-i' müekkede kabul edilir ve yirmi rekat cemaatle kılınır. Tek başına da kılınabilir.
Teravih namazının vakti, yatsı namazından sonra başlar, sabah namazı vakti girinceye kadar devam eder. Teravih namazı yatsıya tâbi bir sünnet olduğu için, vitir namazı teravihten sonra kılındığı gibi, önce de kılınabilir. Âdet olan, teravihi önce kılıp vitri sonra kılmaktır. Bu sebeple teravihin bir kısmında imama yetişen bir kimse, imam vitre kalkınca imamla beraber önce vitri kılıp sonra teravihten kılamadıklarını kazâ etmesi câizdir. Teravih namazı vakti içinde kılınmazsa, vakti dışında ne cemaatle, ne de tek başına (münferiden) kazâ edilmez.
İki veya dört rekatte bir selam verilir. Her selamdan sonra biraz oturmak sünnettir. Bu esnada salevat-ı şerife, salat-ı ümmiye, ayet veya dualar okunur.
Teravih namazının geleneklere Hz. Ömer zamanında girdiği, islamda böyle bir namazın bulunmadığı bazı akademisyenler tarafından ifade edilmektedir.
Teravih Namazı Nasıl Kılınır?
Teravih namazı yirmi rek'attır. Erkekler ve kadınlar için sünnet-i müekkededir. Ramazan ayında kılınır. Hastalık veya yolculuk sebebiyle oruç tutamayan kimselerin de teravih namazını kılmaları sünnettir. Teravih namazının câmide cemaatle kılınması sünnettir ve sevabı çoktur. Evde de tek başına veya cemaatle kılınabilir. Ancak câmide kılmak daha faziletlidir. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: "Faziletine inanarak ve mükâfatını umarak Allah rızası için Ramazan gecelerini ibadetle geçiren (teravih namazını kılan) kimsenin geçmiş günahları bağışlanır."
Teravih Namazının Kılınışı:
Teravih namazı yatsı namazından sonra kılınır. Yatsıdan önce kılınması caiz değildir. Vitir namazı Ramazan ayında teravihten sonra kılınır. Teravihden önce de kılınabilir. Yirmi rek'at olan teravih namazı her iki rek'atın sonunda selâm verilerek kılındığı gibi, dört rek'atta bir selâm verilerek de kılınır. Her iki durumda da namaza devam edilir ve yirmi rek'at tamamlanır.
İki Rek'atta Bir Selâm Verilerek Teravihin Cemaatle Kılınışı:
Yatsı namazının farzı ve son sünneti kılındıktan sonra teravih namazına başlanır. Namaz kıldıracak imam: "Niyet ettim Allah rızası için teravih namazını kılmaya, bana uyanlara imam oldum" diye niyet ederek iftitah tekbirini alıp ellerini bağlar. İmam'ın arkasında kılan cemaat da "Niyet ettim Allah rızası için teravih namazını kılmaya, uydum imama" diyerek niyet eder ve imamın tekbirinden sonra "Allahü Ekber" diyerek tekbir alır ve ellerini bağlar. Bundan sonra imam ve cemaat gizlice "Sübhâneke"yi okur. Sübhaneke'nin okunması bitince, (Cemaat ayakta başka bir şey okumaz) imam gizlice Eûzü-Besmele, açıktan fatiha ve bir sûre okur. Cemaatle birlikte rükû ve secdeleri yaptıktan sonra ikinci rek'ata kalkılır. Burada yine imam gizlice Besmele, açıktan da fatiha ve bir sûre okuyup cemaatle birlikte rükû ve secdeleri yaparak oturulur. Bu oturuşta imam ve cemaat "Ettehiyyatü, Allâhümme salli, Allâhümme bârik ile Rabbenâ âtina..." duasını okuyarak selâm verirler. Böylece iki rek'at kılınmış olur. Ayağa kalkılarak tarif ettiğimiz şekilde ikişer rek'at kılınmaya devam edilerek yirmi rek'at tamamlanır. Bundan sonra üç rek'atlı vitir namazı da cemaatle kılınır.
İki Rek'atte Bir Selâm Verilerek Teravihin Tek Başına Kılınışı:
"Niyet ettim Allah rızası için teravih namazını kılmaya" diyerek niyet edilir ve aynen sabah namazının iki rek'at sünneti gibi kılınır. Yirmi rek'at tamamlanıncaya kadar ikişer rek'at kılmaya devam edilir, teravih bitince de vitir namazı kılınır.
Dört Rek'atta Bir Selâm Verilerek Teravihin Cemaatle Kılınışı:
Namazı kıldıracak imam ve cemaat yukarıda tarif ettiğimiz gibi niyet ederek iftitah tekbirini alır ve ellerini bağlar. İmam ve cemaat gizlice Sübhaneke'yi okuduktan sonra (Cemaat başka birşey okumaz) imam gizlice Eûzü-Besmele, açıktan fatiha ve bir sûre okuyup rükû ve secdeleri yaparak ikinci rek'ata kalkılır. Burada imam gizlice Besmele'yi, açıktan fatiha ve bir sûre okuyup rükû ve secdeleri yapar ve otururlar. İkinci rek'atın sonundaki bu ilk oturuşta imam ve cemaat "Ettehiyyatü, Allâhümme salli ve Allâhümme barik" okur ve üçüncü rek'ata kalkarlar. Üçüncü rek'atın başında hem imam, hem de cemaat gizilce Sübhaneke'yi okur. Sonra imam gizlice Eûzü-Besmele, açıktan fatiha ve bir sure okur. Sonra rükû ve secdeleri yaparak dördüncü rek'ata kalkarlar. İmam gizlice Besmele'yi, açıktan da fatiha ve bir sure okuyarak yine rükû ve secdeler yapılıp oturulur. Bu oturuşta da imam ve cemaat "Ettehiyyatü, Allâhüme salli, Allâhümme barik, Rabbenâ âtina...." okuduktan sonra selâm verirler. Böylece teravih namazının ilk dört rek'atı kılınmış olur. Bundan sonra ayağa kalkılarak tıpkı tarif ettiğimiz gibi dörder rek'at kılınmaya devam edilerek yirmi rek'at tamamlanır. Sonra da cemaatle vitir namazı kılınır.
Dört Rek'atta Bir Selâm Verilerek Teravihin Tek Başına Kılınışı:
"Niyet ettim Allah rızası için teravih namazını kılmaya" diye niyet edilir ve aynen ikindi namazının sünneti gibi kılınır. Aradaki fark sadece niyetin değişik olmasıdır. Böylece dörder rek'at kılınarak yirmi rek'at tamamlanır. Bunun peşinden de vitir namazı kılınır.Kadir Gecesi
Kadir Gecesi, İslam inancına göre Kur'an'ın Allah tarafından vahiy yoluyla İslam dininin Peygamberi Hz. Muhammed'e (SAV) indirilmeye başlandığı gecedir. İlk ayetler Alak Suresi'nin ilk 5 ayetidir.
Kadir Gecesi'nin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, Ramazan ayınının 27. gecesinde olma ihtimali yüksektir. İslam peygamberi Hz. Muhammed (SAV) Kadir Gecesi'nin hangi gece olduğunu kesin şekilde belirtmemiş, ancak; "Siz Kadir gecesini Ramazan'ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız" demiştir.
Kadir Gecesi'nden Mekke devrinde nazil olan ve Kur'an'ın doksan yedinci sûresi olan beş ayetlik Kadir Suresi'nde bahsedilir. Bu surede Kur’an’ın indirildiği Kadir Gecesi'nden bahsedildiği için bu sureye Kadir Suresi denmiştir. Kadir, 'azamet' ve 'şeref' demektir.Kadir Suresinde Kur’an’ın Kadir Gecesi'nde indirildiğinden, Kadir Gecesi'nin bin aydan daha hayırlı olduğundan, Kadir Gecesi'nin rahmet ve berekete vesile olduğundan, bu sebeple insanlık için taşıdığı değerlerden bahsedilir.
Kadir Gecesi, Müslümanlara göre çok hayırlı ve mübarek bir gecedir. Kur'ân'da şöyle tanımlanmıştır:
"Şüphesiz ki Biz Kuran'ı Kadir gecesinde indirdik. (Ey Resulüm!) Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler de inerler.O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir
Son Düzenleme: 03-09-2017, Saat: 07:23, Düzenleyen: v0ix.