Lol Konu Bilgisi : Karakter
Tasarım Görüntüsü :
Lol Yama : 8.16
Ek Veya Geniş Bilgi :
Hem ruhlar aleminde hem de fani dünyada çözülemeyen bir gizem olan Shen, bunların ikisine de ait değil. Kuzey Navori'nin en saygı gören ailelerinden birinin üyesi olmasına rağmen, Shen'in kaderini belirleyen şey babasının Kinkou Tarikatı'nda Alacakaranlığın Gözü görevini üstlenmesi oldu.
Shen, Büyük Usta Kusho'nun oğlu olduğundan dolayı tarikatın kültürüyle iç içe büyüdü. İnançlarının temel prensipleri ona Ionia'nın günbatımı kadar tanıdık geliyordu. Ağacın Budanması'nın ne kadar gerekli olduğunu, Güneşi Yolunda Tutmak'ın kararlılığını ama bunlardan da öte Yıldızları Seyretmek'in bilgeliğini öğrenmişti. Çocukluğu boyunca meditasyon yapıp ders çalıştı. Öğretmenleri Shen'in örnek bir öğrenci olduğunu düşünürdü.
En yakın arkadaşı, antrenman maçlarında onunla boy ölçüşebilen tek kişi olan genç çömez Zed'di. İki çocuk kardeş gibi büyüdü ve sık sık birbirlerine umutlarını, hayallerini açtılar. Shen, bir konuya farklı bir açıdan bakmak istediğinde hep Zed'e danışırdı. İki arkadaş, Kinkou'nun en çok gelecek vaat eden öğrencileri olarak anılmaya başladı.
Becerileri geliştikçe Kusho onları beraberinde tehlikeli görevlere götürmeye başladı. Hatta, Zhyun eyaletinin başına bela olan Altın İblis'in aranmasına bile katıldılar. Arayışları yıllar sürdü ama Shen, sayısız kanlı cinayeti ortaya çıkardıktan sonra bile görevine bağlı kaldı. “İblis”i sonunda yakaladıklarında, gezici bir tiyatroda çalışan kendi halinde bir sahne görevlisi olan Khada Jhin olduğunu gördüler. Büyük Usta Kusho, suçlunun idam edilmek yerine hapse atılması emrini verdi.
Shen de Zed de bu katilin daha ağır bir cezayı hak ettiğini düşünüyorlardı ama Shen babasının kararını kabul etti. O da Alacakaranlığın Gözü gibi duygularını işine karıştırmamaya çalışıyordu. Bu yüzden öfkelenmiş ve gücenmiş olan Zed'i teselli edemedi.
Noxus'lu işgalciler İlk Diyar'ın huzurunu tehdit ettiği zaman bile, Shen istemeyerek de olsa Kusho'nun eylemsizliğini destekledi. Ama Zed savaşa katılmak için Kinkou'dan ayrıldığında, Shen tapınak duvarlarının içinde kaldı.
Düşman, eyaletlerin çoğunu kısa sürede işgal etti. Shen buna karşın Ionia'nın ruhsal ahengini korumaya odaklandı. Fakat bir gün evinden uzaktayken, Kinkou Tarikatı'nda dengelerin şiddetle bozulduğunu sezdi. Aceleyle geri döndüğünde, kanlı bir darbeden sağ kurtulabilmiş olan bir avuç insanla karşılaştı. Onlardan, Zed'in kendi öğrencilerini yetiştirip tapınağı ele geçirdiğini öğrendi.
En kötüsü de Shen'in babasını bir zamanlar ailesinden biri olarak gördüğü adamın öldürmüş olmasıydı.
Istırabını bastırarak Kinkou'dan geriye kalanları dağların güvenliğine kaçırdı. Babasının ruh kılıcını ve Alacakaranlığın Gözü unvanını aldı. Görevi intikam aramak değil, tarikatı yeniden kurmaktı. Temel prensipleri gözeterek, Kinkou'yu yeniden güçlendirme umuduyla yeni üyeler toplayıp onları eğitmeye başladı.
Yeni çömezlerden birinde, akıl almaz bir potansiyel görüyordu. Shen, Akali Jhomen Tethi adlı bu kızı, gizlenme ve yanıltma sanatlarında ustalaşacak şekilde eğitti. Akali'nin annesi Mayym, Kusho'nun döneminde tarikatta Gölgenin Yumruğu'ydu. Kızı da annesinin yolundan gidecek gibi görünüyordu. Ama yine de Akali en büyük düşmanlarının saldırılarına karşılık vermek istediğinde Shen sürekli ona kendisine hâkim olmasını söylüyordu.
Noxus sonunda geri çekildiğinde, pek çok Ionia'lı direnişlerinin zaferini kutlamaya başladı. Shen gibi bazıları ise savaşın sonuçlarının acısını yüklendi. Kararlılıkla görevine devam ederken, için için Zed'e olan nefretiyle ve kendi liderlik becerilerine duyduğu şüpheyle boğuşuyordu. Yıllar süren çatışma İlk Diyar'ı çok hırpalamıştı. Shen yeniden kurulmuş olan Kinkou'nun dengeyi tekrar sağlayabileceğinden emin değildi.
Nitekim, Akali yeni Gölgenin Yumruğu olduğu halde onun günbegün kendilerinden biraz daha koptuğunu hissedebiliyordu. Zaman içinde Akali Shen'in öğretilerini herkesin önünde reddedip tarikattan ayrıldı.
Shen meditasyon yaptı, yıldızları gözlemledi ve Akali'nin de Kinkou Tarikatı'nın da kendi yollarını bulması gerektiğini anladı.
Shen, ruhlar alemindeki görünmez çatışmalar arasındaki molalarda bazen hâlâ inançlarının değeri hakkında düşünüyor. Gelenekleri koruma görevini her daim duygularının önünde tuttu ama şu soru aklından hiç çıkmıyor: bir insan, bir dünyada olanlar diğerini yok etmeden önce ikisinin arasında yürümeye daha ne kadar devam edebilir?
Shen, Büyük Usta Kusho'nun oğlu olduğundan dolayı tarikatın kültürüyle iç içe büyüdü. İnançlarının temel prensipleri ona Ionia'nın günbatımı kadar tanıdık geliyordu. Ağacın Budanması'nın ne kadar gerekli olduğunu, Güneşi Yolunda Tutmak'ın kararlılığını ama bunlardan da öte Yıldızları Seyretmek'in bilgeliğini öğrenmişti. Çocukluğu boyunca meditasyon yapıp ders çalıştı. Öğretmenleri Shen'in örnek bir öğrenci olduğunu düşünürdü.
En yakın arkadaşı, antrenman maçlarında onunla boy ölçüşebilen tek kişi olan genç çömez Zed'di. İki çocuk kardeş gibi büyüdü ve sık sık birbirlerine umutlarını, hayallerini açtılar. Shen, bir konuya farklı bir açıdan bakmak istediğinde hep Zed'e danışırdı. İki arkadaş, Kinkou'nun en çok gelecek vaat eden öğrencileri olarak anılmaya başladı.
Becerileri geliştikçe Kusho onları beraberinde tehlikeli görevlere götürmeye başladı. Hatta, Zhyun eyaletinin başına bela olan Altın İblis'in aranmasına bile katıldılar. Arayışları yıllar sürdü ama Shen, sayısız kanlı cinayeti ortaya çıkardıktan sonra bile görevine bağlı kaldı. “İblis”i sonunda yakaladıklarında, gezici bir tiyatroda çalışan kendi halinde bir sahne görevlisi olan Khada Jhin olduğunu gördüler. Büyük Usta Kusho, suçlunun idam edilmek yerine hapse atılması emrini verdi.
Shen de Zed de bu katilin daha ağır bir cezayı hak ettiğini düşünüyorlardı ama Shen babasının kararını kabul etti. O da Alacakaranlığın Gözü gibi duygularını işine karıştırmamaya çalışıyordu. Bu yüzden öfkelenmiş ve gücenmiş olan Zed'i teselli edemedi.
Noxus'lu işgalciler İlk Diyar'ın huzurunu tehdit ettiği zaman bile, Shen istemeyerek de olsa Kusho'nun eylemsizliğini destekledi. Ama Zed savaşa katılmak için Kinkou'dan ayrıldığında, Shen tapınak duvarlarının içinde kaldı.
Düşman, eyaletlerin çoğunu kısa sürede işgal etti. Shen buna karşın Ionia'nın ruhsal ahengini korumaya odaklandı. Fakat bir gün evinden uzaktayken, Kinkou Tarikatı'nda dengelerin şiddetle bozulduğunu sezdi. Aceleyle geri döndüğünde, kanlı bir darbeden sağ kurtulabilmiş olan bir avuç insanla karşılaştı. Onlardan, Zed'in kendi öğrencilerini yetiştirip tapınağı ele geçirdiğini öğrendi.
En kötüsü de Shen'in babasını bir zamanlar ailesinden biri olarak gördüğü adamın öldürmüş olmasıydı.
Istırabını bastırarak Kinkou'dan geriye kalanları dağların güvenliğine kaçırdı. Babasının ruh kılıcını ve Alacakaranlığın Gözü unvanını aldı. Görevi intikam aramak değil, tarikatı yeniden kurmaktı. Temel prensipleri gözeterek, Kinkou'yu yeniden güçlendirme umuduyla yeni üyeler toplayıp onları eğitmeye başladı.
Yeni çömezlerden birinde, akıl almaz bir potansiyel görüyordu. Shen, Akali Jhomen Tethi adlı bu kızı, gizlenme ve yanıltma sanatlarında ustalaşacak şekilde eğitti. Akali'nin annesi Mayym, Kusho'nun döneminde tarikatta Gölgenin Yumruğu'ydu. Kızı da annesinin yolundan gidecek gibi görünüyordu. Ama yine de Akali en büyük düşmanlarının saldırılarına karşılık vermek istediğinde Shen sürekli ona kendisine hâkim olmasını söylüyordu.
Noxus sonunda geri çekildiğinde, pek çok Ionia'lı direnişlerinin zaferini kutlamaya başladı. Shen gibi bazıları ise savaşın sonuçlarının acısını yüklendi. Kararlılıkla görevine devam ederken, için için Zed'e olan nefretiyle ve kendi liderlik becerilerine duyduğu şüpheyle boğuşuyordu. Yıllar süren çatışma İlk Diyar'ı çok hırpalamıştı. Shen yeniden kurulmuş olan Kinkou'nun dengeyi tekrar sağlayabileceğinden emin değildi.
Nitekim, Akali yeni Gölgenin Yumruğu olduğu halde onun günbegün kendilerinden biraz daha koptuğunu hissedebiliyordu. Zaman içinde Akali Shen'in öğretilerini herkesin önünde reddedip tarikattan ayrıldı.
Shen meditasyon yaptı, yıldızları gözlemledi ve Akali'nin de Kinkou Tarikatı'nın da kendi yollarını bulması gerektiğini anladı.
Shen, ruhlar alemindeki görünmez çatışmalar arasındaki molalarda bazen hâlâ inançlarının değeri hakkında düşünüyor. Gelenekleri koruma görevini her daim duygularının önünde tuttu ama şu soru aklından hiç çıkmıyor: bir insan, bir dünyada olanlar diğerini yok etmeden önce ikisinin arasında yürümeye daha ne kadar devam edebilir?